Ben iyi bir IK’cı değilim

Hiç bir zaman iyi bir IK’cı olduğumu söylemedim ve asla da söylemem.

Neden mi?

Çünkü;

Kötü hazırlanmış CV’lerin arasından seçilip, mulakata çağırılıp da hiç haber vermeden gelmeyen “iş arıyoruz ama bulamıyoruz” diyerek, CV’sini bile güncel tutmadan, gerekli gereksiz her yere başvuru yapanlar,

işe alındıktan, sigorta girişi yapıldıktan  ve  ilk oryantasyonu için zaman harcandıktan sonra, “beni geçen hafta başvurduğum bir yer aradı, oraya gideyim ben müsaadenizle diyen”  aday-çalışanlar,

Üst pozisyon için yeterliliği olmayıp her dönemde, hatta zamanlı  zamansız terfi isteyen, sırf terfi için yaşayanlar,

Temmuz ayında yapılan terfi tayin dönemlerini, Haziran ayı sanıp, bir ay boyunca “niye kimse terfi etmedi” diye dedikodu yaparak diğerlerinin de sinirini bozanlar,

İşten ayrılacak elemana, kulaktan dolma bilgiler verip, mevzuat dışı uygulamaları “hakları” olarak görüp, ihbar süresi içinde kapıları aşındıranlar,

Çalıştığı şirketin değil de, müşteri olan şirketin IK uygulamalarını size örnek gösterip hak arayanlar,

Daha okuldan mezun olur olmaz işe başlayıp, 2 ay sonra terfi, 3 ay sonra zam için kapı aşındıranlar,

Sabah “Günaydın”, öğlen yemeğinde “Afiyet olsun”, mesai bitiminde “İyi akşamlar” demeden, IK’cının daha insancıl olmasını bekleyenler,

Soru sorduktan sonra tam cevap verecekken “off şimdi kendini savunacaksın bana” diyerek, elemanını dinlemeyenler,

Başkasından edindiği bilgiler ile hakkında önyargıya sahip olduğu bir elemanı için “ama o hep öyle yapıyor zaten” diyenler,

Evli, barklı,çoluklu çocuklu fark etmeden, iki kişi bir projede yan yana geldiğinde, aslı astarı olmayan dedikodular çıkaranlar,

İnsan kaynakları uygulamalarından bihaber yöneticiler,

İnsan kaynakları uygulamalarını uygulamakta direnen, fakat Genel Müdür yanında hiç bir sorunu yokmuş gibi davranıp, Genel Müdür’ü yalnız yakalayıp IK’cıları şikayet eden müsvetteler,

Bireysel olarak, konusu ile ilgili herhangi bir kitap, dergi, yayın okumayıp sürekli şirketten eğitim bekleyen fakat eğitimlere katılmamak için bahane üretenler,

İş süreçleri ile ilgili bilgi saklayanlar,

CV’sini kendine rakip gibi görüp, aday için olumsuz görüş bildiren yönetemeyiciler,

Mesai saatlerinde, internette alış veriş yapıp, işleri yetiştiremediklerini söyleyenler,

Ssaat 8:00’da işe gelip, 18:00’da kapıdan çıkmayı başarabilen dakikacılar,

Şirkette hiç sosyal aktivite olmuyor diyerek, sosyal aktivitelere lütuf eder gibi katılanlar,

Kendi motivasyonsuzluğunu, şirkete maledip, “şirkette motivasyon çok düşük” diyerek dolaşanlar,

Sanki, anne babaları kraliçe de, çalışarak lütufta bulunuyormuş edaları ile dolaşan prensler ve prensesler, (bu tiplerin, saraydaki hazine suyunu çektiği için çalışıyor olduklarını birisinin hatırlatması lazım)

Yöneticilerin işe alınır alınmaz elemanlara verdikleri “söz”ler  ve aynı şekilde işten ayrılacak elemana verdikleri “söz”ler ve daha da kötüsü IK’cıların bu “söz”leri  talep etmeye gelen  çalışanlardan duyması,

“İşe yaramayan elemanı kazanma” çabalarının, bir seneden fazla sürdüren birim yöneticileri,

Yeni işe başlayan elemanların karpuz gibi kenarda bırakılınca büyüyeceğine inanan ilk amirler,

Şirket ortamını devamlı bir “cennet” olduğunu sananlar,

Şirket ortamının devamlı “cehennem” olduğunu sananlar,

Yetersiz birim yöneticilerinin altında, nitelikli eleman tutmaya çalışan üst yöneticiler,

Sürekli şikayette bulunup, hiç bir iyileştirici öneri, çözüm, fikir üretmeyenler,

Teşekkürü küfür sanan yöneticiler,

Performans değerlendirmelerini zamanında yapmayıp,  yeri geldiğinde “performans değerlendirme sistemimiz iyi çalışmıyor” diyen yöneticiler,

Gözüne kestirdiği beğenmediği aynı unvanda olan bir yöneticinin odasını keşfe çıkıp ondan daha iyi olması için, masa sandalye vs. alımı yaptırmaya çalışanlar,

Yaptıklarınızı hiç bir zaman takdir etmeyen, fakat sizden devamlı takdir bekleyenler,

Yönetici olduğu anda, emir kipi ile konuşanlar,

Kendi terfi ettiği ay içerisinde, husumeti olduğu diğer kişinin de terfi etmesi ile, bunun hırsını terfi edenin elemanlarından çıkarmaya çalışanlar,

Husumeti olduğu yöneticinin elemanlarından bilgi saklayan, hor gören, hakaret eden diğer yöneticiler,

Arkasından her türlü dedikoduyu yapıp, beraber huşu içerisinde öğlen yemeklerine çıkanlar,

Elemanının kendisine kahve getirmediği için, “çok hata yapıyor, bu bizimle çalışamaz” diyenler,

Yine aynı şekilde, her türlü isteğine “evet” diyen elemanı için performans değerlendirmede “mükemmellik” notu verip, zam yaptırmak için yönetime baskı yapıp, her yerde “o bir cevher” diyenler,

Cevher elemanının fazla mesai alması için işi olsun olmasın hafta sonları şirkette olmalarını sağlayanlar,

“Müşterideyim” deyip, Boğaz’a gidenlerin arasında siz;

yıllarca yaratmaya çalıştığınız hiç bir şeyi beğenmeyen, beğense de söylemeyen, söylese de “aslında şöyle olsaydı daha iyi olurdu” diyen, yıllarca yapılmamış şeyleri yaptığınızda bile, tüm hevesinizi, heyecanınızı, şevkinizi, motivasyonunuzu kursağınızda bırakıp,

sanki hiç bir şey olmamış gibi,

tüm bu yukarıda saydığınız güzide çalışan topluluğunun motivasyonunu arttırmanın, her daim güler yüz göstermenin sizin GÖREVİNİZ olduğunu söyleyen yöneticiler arasında bir yerde olmak zorundasınız.

İşte bu nedenle ben iyi bir IK’cı  değilim.

Share Button