Affetmek…

Affetmek Dünya’daki en zor şeylerden biridir herhalde…Ben yapamıyorum.

Yapamıyorum derken, olur olmaz her şeyi de “affedilmesi gereken” olaylar zincirinin içine sokmuyorum aslında…

Bir çok unsuru göz ardı ettiğim ve adına hep bahaneler ürettiğim için; olabileceğim kadar esnediğimi genelde çevremdekiler görmüyor, “affedilemeyecek” durumlara geldiğimde ise, “affetmediğim” için sanki, hiç tolerans göstermeden tek bir olay ile “insanları siliyormuşum” gibi görülüyor.

Halbuki, o noktaya gelene kadar neleri “göz ardı” ettiğimi ben bile hatırlamıyorum. “Affedilmesi” gereken konu en son noktada ortaya çıkıyor ve maalesef “affedilemeyecek” hale geliyor.

Öyle bir halde buluyorsunuzki , kendinizi, affetseniz bu sefer siz “kendinizi” affetmeyeceksiniz, affetmeseniz, “çevreniz” sizi affetmeyecek.

En çok da, “neden ben” sorusuna cevap bulamıyorsunuz, neden size karşı yapılmış bir haksızlıkta “affeden taraf”ın siz olması gerektiğini anlayamıyorsunuz bazen…

Ve “çevrenizden” duymaya başlıyorsunuz;

“Canım sen affediver ne olur”

“Onun için yapmamıştır”

“Sen büyüklük göster bir adım at”

Sanki siz bu cümleleri hiç kurmuyorsunuz, hiç düşünmüyorsunuz da, birden bire anlamadan, dinlemeden, yargılayıp asmışsınız gibi davranılıyor. İyi de, haksızlığa uğradığınız için neden siz affedesiniz ki?

O zaman bu adil olmayan “affetme” öyküsünde, siz kendinizi nasıl affedeceksiniz?

“Affettiniz” diyelim, hiç bir şey olmamış gibi nasıl devam edecek? Sanki her şey eskisiymiş gibi nasıl sürecek? Hepimizin denemişliği vardır, hiç eskisi gibi olabilmiş midir? Hiç yaşanmamış gibi yapabildiniz mi?

En küçük bir sorunda hemen eskiye dönüp “zaten o zamanlarda böyle olmuştu” diyeniniz olmadı mı hiç?

Affetmek, gerçekten çok büyüklük istiyor, ben o kadar büyüyemedim.

Affettikten sonra karşılaşacağım ilk sorunda yine hayalkırıklığına uğrayacaksam, kendimi suçlayacaksam, tekrar aynı şeye maruz kaldığım için kendimi affedemeyeceksem, eskisi gibi olmayacaksa o zaman neden ben affeden olayım ki?

Denemeden görülmez elbette, her deneme başarısız da olmaz elbette, zaten hayatta bu değil midir, umut etmek…

Share Button