Kim korkar Y kuşağından…

Baktım, herkes Y kuşağı ile ilgili bir şeyler yazıyor, “benim ne eksiğim var” dedim. Sosyal ağlarda Y kuşağı hakkında olumlu ya da olumsuz bir çok bilgi dolaşıyor. Doğru ya da yanlış bilemem. Fakat bildiğim bir şey varsa, o da aslında bu Y kuşağı denen çocuklardan korkanların; onlara nasıl davranacaklarını bilemeyenlerin, hayatı tek bir kalıba sokarak merak ettim bu yazıyı…

Share Button

Sosyal ağlar ile başınız dertte mi?

Bence artık sosyal ağların da adab-ı muaşereti yazılmalıdır. Kim kimi nasıl ekler, nasıl siler, birini blokladıktan sonra, onunla günlük hayatta yüz yüze bakabilir mi, bakarsa birbirlerine ne diyebilirler gibi… Bana kalırsa bir kere, sosyal ağlarda tanımadığın bir insanı arkadaş listesine eklemek ve bunu da hiç bir açıklama mesajı içermeden yapmak, aynen sokakta yürürken birisini kolundan merak ettim bu yazıyı…

Share Button

Çanta

Genç yönetmen yeni filmi için yüzü düzgün, kamera karşısında rahat, düş gücü gelişkin bir kadın oyuncu arıyordu. Gazeteye ilan vererek adayları davet etmişti. Gün boyu peş peşe girdiği mülakatlardan yorgundu. O, kendine yeni bir kahve koyarken, sıradaki oyuncu adayını içeri aldılar. Alımlı genç kız, yüzünde meraklı bir tebessümle deneme kamerasının karşısına oturdu ve yönetmenle sohbete merak ettim bu yazıyı…

Share Button

Performans düşüklüğüne bağlı işe son verme…

Patron şirketlerinde, performans değerlendirme patronun “iki dudağının arası”ndadır. Çalışanların çalışmayanların, patronun gözü önünde davranma biçimine göre değerlendirildiği bu sistemde, adil ve şeffaf bir yönetimden bahsetmek mümkün değildir. Genelde adaylarla yaptığım görüşmelerde sorduğum sorulardan biri olan “kurumsallık sizce ne demektir” sorusuna aslında verilecek en güzel cevaplardan biri, “adil, ölçülebilir bir performans değerledirme sisteminin uygulanabiliyor” olmasıdır. İşyerine merak ettim bu yazıyı…

Share Button