Siz hiç HOMOFİSUS gördünüz mü?

Zamanın birinde bir ormanda, hayvanlara yiyecek vermekten sorumlu Karınca, yapılacak işlere yetişemeyince, çalışacak yeni hayvanlar aramaya başlar. Bir gün bir Kuzu çıkagelir ve Karınca’ya “ben de sizinle çalışmak istiyorum” der. Bunun üzerine, Karınca, Aslan’a sorar. Aslan da “tamam gelsin çalışsın” der.

Kuzu işe başladığı o gün havalara uçuyor, her yere neşe saçıyor, işini öğrenmeye çalışıyor, herkese gülücükler dağıtıyordur.  Çok kısa sürede arkadaş edinir ve kısa sürede arkadaşları ile birlikte etkinliklere gider, ailecek görüşür ve onlarla çok sıkı dostluklar kurar. Hatta çevresine kendini o kadar sevdirir ki; Çakal, Sansar, Fare, hatta Yılan bile Kuzu ile arkadaş olmuş ve kimseyi aralarına almadıkları ekibe onu da hemen katmışlardır.

Fakat bir gün yine böyle hoplaya zıplaya giderken Kuzu’nun üstünden tüyler dökülmeye başlar. Karınca bunu ilk farkettiğinde bir sağlık sorunu olduğunu düşünür. Fakat ne Aslan ne de çevresindekiler şüphelenmezler.

Karınca, Kuzu ile ilgili gerçeği en yakın arkadaşı Tavşan’a söyler. Tavşan da; aslında Kuzu’nun hiç iş yapmadığını, hep ormanın derinliklerine gidip akşama doğru da geri geldiğini söyler. Bunun üzerine Karınca, Kuzu’yu izlemeye karar verir.

Günlerden bir gün Kuzu’yu arayıp bulamayınca Tavşan’ın söyledikleri aklına gelir ve ormanın derinliklerine doğru yönelir. Dar patikalardan geçip, saatlerce yürüdükten sonra, Kuzu’yu çalılıkların arasında görür. Sessizce yaklaşır, önce ne olduğunu anlayamaz ama biraz izlediğinde bir de ne görsün, Kuzu üstünden bir post çıkarıyor. Ve aslında o postun içindeki de bir Kurt. Gözlerine inanamaz, ne yapacağını şaşırır ve o sırada heyecandan bir yaprağın üstüne basar. Yaprağın çıtırtısını duyan Kuzu arkasına döner ve Karınca’yı fark eder.

Karınca hemen geri döner ve koşar adımlarla Aslan’a gider, nefes nefese tüm olan biteni anlatır. Fakat o sıralar ormanın çok ciddi sıkıntıları vardır. Ormanda çalışanların her biri Aslan için önemlidir. Hepsine ihtiyacı vardır ve hiç birini ormandan göndermek istemez. Bu nedenle de, Karınca’nın gördüklerine inanmak istemez. Eğer inanırsa, aslında ormanda tutmaması gereken böyle bir hayvanı, tüm bu hileyi bile bile tutuyor olacaktır. Bu nedenle daha başından Karınca’nın yanlış görmüş olabileceğine kendini ve Karınca’yı inandırmaya çalışır. Aslan’dan istediği desteği alamayan Karınca, günlerini Kuzu’yu hiç görmemiş gibi yaparak devam ettirmeye karar verir. Yoksa bu işin sonu hiç iyi olmayacaktır.

Kuzu postundaki Kurt ise, etrafındakileri öyle kandırmıştır ki, hiç biri o postun altındaki Kurt’u görmez. Ara sıra üstündeki post yamulur alttan Kurt’un ayakları görülür, fakat bunu gören hayvanlar ve özellikle arkadaşları, daha önceden sevdikleri bir çok şey paylaştıkları bu Kuzu’nun, Kurt olabileceğini kabullenmek istemezler. Beyinleri en baştan beri kandırıldıklarına inanmak istemez bu nedenle de inkar yoluna gitmeyi tercih ederler. Hem bu daha kolay bir yoldur. Bu nedenle, Kuzu’nun en yakın arkadaşları; Çakal, Sansar, Fare ve Yılan, kandırıldıklarını düşünmek bile istemezler. Çünkü onlar “kandırılamazlar”dır. Öyle ya ancak onlar kandırabilirler.

Böylece Kuzu postu giymiş Kurt ile Karınca arasında, gizli ve sessiz bir mücadele başlar.

İşte mental yeteneklerini kullanan bu hayvanlar yeni bir tür oluşturmaktadır. Onlara HOMOFİSUS’lar denir.

Sizler de, HOMOFİSUSların maceralarını ve Karınca ile kuzu postu giymiş KURT’un sessiz mücadelesini bu sayfalardan okumaya başlayabilirsiniz.

Share Button