Çığlık atmak

Çığlık atmak, bağıra bağıra ağlamak istiyorum, sessiz sessiz, içine akıta akıta, yüzüm gülmek zorundayken veya telkinler eşliğinde değil, yalnız tek başıma küfür ede ede ağlamak istiyorum. Gözlerim şişene kadar ağlama hakkımı kullanmak istiyorum.

Sessiz sessiz, gözlerimdeki yaşları akıtmak veya bir mendille devamlı silmek zorunda kalmadan, öyle gözler kıpkırmızı, şişmiş, suratım ıslak, salya sümük ağlama hakkımı kullanmak istiyorum.

Üç yaşındaki çocuk gibi, istediği olana kadar, etrafındaki kimseyi umursamadan, olabildiğince ses çıkara çıkara ağlamayalı ne kadar oldu?

Bilmiyorum.

Neden, ağlayan kişilere dayanamıyoruz?

Neden ağlayan birini gördüğümüzde, illa “ağlama” diyoruz. Neden ağlamasın? Neden içindeki zehiri akıtmasın? Neden ağlamak zayıflık olsun? Neden bağıra çağıra ağlamanın bir yaşı olsun?

Neden her şeyi ağlamadan halletmem gerekiyor? Neden ağlamamam gerekiyor? Neden etrafımdakilerin bunu görmemesi gerekiyor?

Bu şekle şemale bizi sokan kim? Ağlamanın bir şekli mi var?

Ne zaman hangi durumlarda, hangi şekillerde ağlarsam, kabul görecek?

Ağlamamam gerekiyorsa neden, göz yaşları var?

Bilmiyorum. Aslında çok da öğrenmek istemiyorum sadece bir dağın tepesine çıkıp ağlamak istiyorum, bastırmadan, içim bomboş olana kadar bağırmak, istediğimi sayıp dökmek, pamuklar kadar hafiflemek, ordan bomboş düşüncelerle dönmek istiyorum.

Share Button