Ya çelişkide isem?

Sigara içenleriniz var mı ya da sigara içen yakınlarınız?

Ya, kendisine yaptığı onca eziyete rağmen hala eşi veya sevgilisinden ayrılmamakta ısrar eden?

Çok istediğiniz bir işe giremeyince, onun aslında çok da istediğiniz iş olmadığını düşündüğünüz?

Örnekleri çoğaltabiliriz ama konuyu anlatmaya bu örnekler yeterli olacaktır.

Burada yolumuz sosyal psikolojinin, bilişsel çelişki teorisine çıkıyor.

Sigaranın zararlarını bile bile sigarayı içen arkadaşlarımız ile konuştuğumuzda genelde bize ne derler?

  • Anneannemin komşusu hiç sigara içmiyordu, kadının ciğerleri iflas etmiş.
  • Babamın bir arkadaşı var, günde 3 paket sigara içer adam 90 yaşında hala ayakta.

Bu tür karşı önergeleri çoktur, değil mi?

Çoğumuz kendimizi makul, ahlaklı ve zeki görmeye çalışırız. Akıl dışı, ahlaksızca ya da aptalca davrandığımızı gösteren bilgilerle karşılaştığımızda bundan çok rahatsız oluruz. Olumlu benlik algımıza karşıt yaptığımız davranışlar, bizi bilişsel çelişkiye sürükler. Düşüncemiz ile davranışlarımız arasında çelişki yaşarız.

Sigaranın sağlığa zararlı olduğunu bile bile içmek bir çelişkidir. Ya da o kişinin bize uygun olmadığını bildiğimiz halde hala onunla beraber olmak için çaba harcamak, bir bilişsel çelişkidir. Ve beyin bu durumdan hiç hoşlanmaz.

Kendimizi olduğumuzu sandığımız “biz” ile “eylemlerimiz” arasındaki uyumsuzluk bizi rahatsız eder.

Bilişsel çelişkinin bizi en rahatsız ettiği zaman ise, benlik saygımızın tehdit altında olduğunu hissettiğimiz andır. Artık bu bilgi ile davranışlarımız arasındaki çelişki, kendimize olan saygımızı zedeleyecek hale geliyorsa işte bu noktada duruma el koymaya çalışırız.

Peki bu rahatsızlık sonucu ne yaparız? İşte burada tercih ettiğimiz yol, bizi biz yapan kısım…

Çelişkiyi azaltırız. Nasıl mı?

Üç yoldan birini seçerek;

Ya davranışımızı değiştiririz. Yani sigara içiyoruz ve sağlığa zararlı olduğunu biliyoruz, diyelim. Bu çelişkiyi azaltmak için davranışımızı değiştirip, sigarayı bırakırız. Davranışımızı değiştirerek, acı dolu erken ölüm bilgimiz ile tutarlı hale gelmiş oluruz. Bu seçenek en zorudur. Ayrıca davranışımız değiştiğinde, sosyal çevre tarafından tutarsızlıkla da mimlenebiliriz.

  • Hani ne oldu, “anneannemin komşusu hiç sigara içmiyordu, kadının ciğerleri iflas etmiş” diyordun, can tatlı geldi değil mi?

Bu sözlere maruz kalma ihtimalinden de hoşlanmadığımız için, davranış değiştirmek yerine, düşüncemizi değiştirmeyi tercih ederiz. Düşünce değiştirmek için fazla enerji ve çabaya gerek yoktur.

Yani, bizi çelişkiye sürükleyen “bilgi”mizi birazcık manipüle eder, o bilgiyi değiştirir ve davranışımıza uydurmaya çalışırız.

  • “Ben iyi kalite sigara içiyorum, filtresi zararlı kimyasalı yakalıyor, kanser riski azalıyor”

Süper! Artık sigara içebilirsiniz.

Ya da, yeni bilgiler ekleyerek davranışımızı mazur göstermeye çalışırız.

  • “Babamın bir arkadaşı var, günde 3 paket sigara içer adam 90 yaşında hala ayakta.”

Her sigara içenin böyle üç beş örneği mutlaka vardır. Karşılığında verdiğiniz her tezin bir anti tezi vardır. Türkiye’de her yıl 100 bin kişinin sigaradan öldüğünü söylemeniz onları daha da rahatsız edecek ve trafikten ölenlerin daha çok olduğunu söyleyeceklerdir. Bu bu şekilde sonuçsuz bir konuşmaya doğru gidecektir.

Peki biraz daha değiştirelim örnekleri;

Hayallerinizin işini yakalamışsınız, iş görüşmesine gittiniz. Maaş, sosyal haklar mükemmel, ortam çok güzel, çalışanlar kafa dengi gibi görünüyor vs. Eve döndünüz, orada çalışırken kendinizi hayal ettiniz. Kazanacağınız para ile yapacaklarınızı listelediniz. Bir kaç gün böyle geçti. Ve bir gün telefon çaldı. İnsan kaynaklarından biri sizi arayıp, olumsuz değerlendirildiğinizi söyledi.

Ne düşünürsünüz?

Önce düş kırıklığı.

Ama kısa bir süre içerisinde, kendiniz toparlar ve bu düş kırıklığının yarattığı sıkıntıyı azaltmaya çalışırsınız.

  • Zaten çok uzaktı, servisi de yoktu.
  • Kariyerim açısından da ismi duyulmuş bir şirket değildi.
  • Oradaki ayak oyunları beni yoracaktı.

Bu ve bunun gibi düş kırıklığını hafifletici sebepler bulmada insanın ne kadar yaratıcı olduğunu hepimiz biliriz.

En yaratıcı ve genel kabul görmüş olan çelişkiyi azaltıcı manipülasyonlarımız ise;

  • İki günlük uzman beni nasıl değerlendirsin ki?
  • Ne biliyor ki bana ne soruyor?
  • Teknik bilgisi yok, benimle mülakat yapıyor
  • Benim yeteneklerimi değerlendiremeyen bir yerde işe başlamamalıyım zaten.
  • Kesin akrabalarını işe almışlardır
  • Artık tanıdığın olmadan hiç bir işe girmen imkansız.

Bu sonuncusu ise, tüm zamanların en güçlü bilişsel çelişki manipülasyonudur.

Şimdiye kadar olumsuz olmuş ve bundan sonra da olumsuz olma ihtimali olan tüm iş görüşmeleri için baştan bilişsel çelişkiyi minimize edecek, davranış yerine bilişi değiştirmenin en güzel örneklerinden biridir.

Diğer bilişsel çelişki örneklerimi bundan sonraki yazılarımda vereceğim.

Share Button