Kişi ile iş çevresinin uyumu ile ilgili yazılarıma uzunca bir ara verdiğimi fark ettim. Hemen arayı kapatmam lazım. Daha önceki yazımda kişinin işi ile uyumluluğunun ne demek olduğu ve neden önemli olduğu konusunda yazmıştım. Bugün, kişinin içinde bulunduğu kurum ile uyumunun ne demek olduğu üzerine bir kaç şey söylemek istiyorum.
Ne demek kişinin içinde bulunduğu kurum ile uyumu?
Aslında yapılan araştırmalara bakacak olursak kişiler ile içinde bulunulan kurumun değerlerinin ve hedeflerinin ne kadar birbiri ile uyumlu olduğunu gösteren uyumun bir boyutudur.
Yapılan bir çok araştırmada kişilerin değerleri ve hedefleri kurumların değerleri ve hedeflerine uyuyorsa, işten ayrılmalar da o derece azaldığı tespit edilmiştir.
Yani araştırmacılar diyor ki; kurumlar kendilerine benzeyen değerler ve özelliklerdeki kişileri işe alıyorlar. Kişiler de kendi değer ve hedeflerine uygun kurumlarda çalışmayı tercih ediyorlar. Ne zaman benzerlik ortadan kalkıyor o zaman, kişiler çalıştıkları kurumdan ayrılmayı tercih ediyorlar.
Yani aslında kişiler, bir işe rastgele girmezler. Benzer özelliklere sahip kişiler, benzer şekilde davranırlar, dolayısıyla da benzer hedeflere sahip olan, benzer örgütlere kendilerini seçtirirler ve örgütler de benzer kişilerden oluşan organizasyona bu benzer kişileri seçerler.
İnsanları örgütlere çeken hedefler, yapılar ve süreçler, o kurumları kuran kişilerin seçimleri ile belirlenir. Bu hedefler, belirli benzer özelliklerdeki kişileri kuruma çeker ve orada kalmalarını sağlar.
Belirli kişilerin bir kurum tarafından seçilmesi veya o kurumdan ayrılması, o kurumun da belirli türde kişilerden oluşmasına ve belirli örgütsel davranışların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Kişiler zamanla, kendi özelliklerini organizasyonel davranışlara katmaya başlarlar. Kurum ile benzer hedeflere sahip oldukları sürece örgütte kalan kişiler, kurumsal hedeflerin kendilerine uymadığına inanmaları sonucu ise işten ayrılırlar.
İnsanların işe alınmaları, işten çıkmalarının nedeni olarak gördüğümüz unsurlardan biri olan değerleri bu kadar önemli yapan nedir peki?
Değerler; davranışlara rehberlik ederek, kişiye özgü standartlar sağlar. Değerler, bir grupta sosyal normları oluşturur. Sorunları çözme biçimine, yöntem belirlemeye, hedeflere, standartlara ve ideallere kadar yansır değerler. Bu nedenledir ki, hem kişiler hem de kurumlar değerleri ile, sosyal beklentilere ve normlara temel oluştururlar. Bu da belirli bir kurum kültürünü meydana getirir. İnsanlar da özellikle gruplar arası ve grup dışı ayırımı yaparak kendilerine benzeyen kişiler ve kurumları daha güvenilir bulurlar. Kişiler hayatta üstlendikleri rollerinin, mesleklerinin ve çalışacakları kurumlarının bile değerlerine uyumlu olması için çaba sarf ederler.
Değerler kadar olmasa da, hedefler de kişi-örgüt uyumunu belirleyen boyutlardan biridir. Bilinçli hedefler eylemi etkiler. Belirli bir yeterlilik standardına belirli bir zaman limitinde ulaşıldığı için, hedef, eylemin amacıdır, denilebilir. Belirli eylemler için, bilinçli performans hedefleri belirlemek, performans düzeyini artırmaktadır. Eğer, kurum tek bir girişimcinin olduğu basit bir örgütse, kurum hedefleri girişimcinin hedeflerini yansıtır. Fakat birden fazla kişiden oluşan kurumlarda, kişisel hedeflerin üzerinde bir veya daha fazla kurumsal hedefler belirlenir. Hedef; ödül, çaba ve rekabet değişkenleri ile değerlendirilir. Ödül; temel ücret, performans standartları, terfi, prim ve ek faydaları kapsarken, çaba; çalışandan beklenen çabayı, rekabet ise; çalışanların birbiri ile olan rekabetini tanımlar.
Kısacası, çalışanın kurumuna uyumu kurumu ile kendi bireysel değer ve hedefleri arasındaki uyuma bağlıdır.
Peki başta var olan uyum bozulur ise veya uyum baştan itibaren olmazsa ne olur?
Kişilerin performansı dolayısı ile kurumun performansı düşer. Kişilerin, işlerinden aldıkları haz düşer, kuruma bağlılıkları düşer, motivasyon düşer.
Bu arada tek artan şey işten çıkmalar olur.