Ne güzel temizlikçimizdin sen Hatice abla

Eve pek temizlikçi almazdım. Çünkü, o evdeyken ben evde olduğum zaman ona hizmet ederdim, ben evde değilken de onun eve gelmesi işime gelmezdi.

Ama sonunda, bir arkadaşımızın yıllardır güvendiği birini bulunca hadi dedik, biz evde yokken gelsin Hatice Hanım…

Başlarda her şey çok güzeldi. Öyle ya, her hafta eve elimi sürmeden ütümden, tozuma kadar her şey yapılıyordu.

Her hafta bir dolabımın içini düzenliyor, raflarımı yerleştiriyordu.

Tipik insanoğlu olarak ben de, elimi hiç bir şeye sürmediğime önceleri çok sevinmiş fakat bir süre sonra o sinir bozucu detaylar gözüme çarpmaya başlamıştı.

Ütülediği eşyaları güzel güzel katlayıp, dolaba kaldırıyordu ta kii, artık eşimle benim spor çoraplarımız iyice karışana, hatta bir çok tişörtü birbirimizin dolaplarında bulana kadar…En son beyaz bir gömleğimi günlerce arayıp “acaba mı” diyerek eşimin dolabına bakmam ve orada bulmamla bu işe bir son vermenin zamanı geldiğini anladık. Ütülediklerini kaldırma!!!

Bu işi bir şekilde atlattığımızı düşünerek rahat bir nefes almıştım ki…

Bu mutluluğumuz, sevgili Hatice Ablamızın, elektronik bir eşyamızın üzerine ısrarla pembe mum koyarak, kendi beğenisini ortaya koymaktaki kararlılığını fark edene kadar… Haftalarca bitmez tükenmez bir ısrarla o pembe mumu evde nereye koyarsam koyayım, getirip o elektronik eşyamızın üzerine yerleştiriyordu. Gerçi tüm büfe üstü ıvır zıvırlarımın bir gün tek sıra halinde dizildiğini gördüğümde dekorasyon konusundaki zevkinin boyutlarına vakıf olmuştum ama elektronik eşyam ısındığında mumun yapışıyor olması bu zevke bir son vermemiz gerektiğini gösterdi. Mumu buraya koyma !!!

Evimizde geniş bir antre vardır. O antreden koridora, mutfağa ve salona kapılar açılır. Biz ailecek ayakkabıları içeride çıkaran modellerden olduğumuzdan, antreye giriş kapısına paralel duracak şekilde bir kilim koydum. Böylece ayakkabılarımızı o kilimin kapı tarafında çıkarıyor, o tozun kilim sayesinde bir nebze antre kısmına gitmesini engelliyoruz.

Ama bizim Hatice hanım bu dizayndan da pek hoşnut değil. Israrla kilimi kapının hemen önüne dikine koyuyor. Yani girdiğiniz anda kilime basıyorsunuz ve antreye kadar kilim üstünden yürümek zorunda kalıyorsunuz.

Ben kapıya paralel çevirdikçe o ısrarla dikine koyuyor. Tam buna da kesin bir çözüm bulmam lazım, derken, ameliyat olacağını ve yerine ablasını yollayacağını öğrendim.

Ablası geldi, onda da, büfe üstü ıvır zıvırları sıraya dizme üst tasarım yeteneğinin olduğunu keşfettik ama en azından mum olayında sorunumuz yoktu.

Fakat inanılmaz derecede genetik bir kodlama ile kilimi ısrarla kapıya doğru dikine koyuyordu. Çıldıracaktım artık. Her hafta hangisi gelecek diye beklediğimden hiç birine söyleyemedim. Ben kapıya paralel koydukça o dikine koyuyordu. Bir günden bir güne de bu kadın neden bu kilimi böyle koyuyor demiyorlardı.

Nihayet bizim Hatice Abla işe yeniden başladı. Kilim enteresan bir şekilde bu sefer kapıya paraleldi. Ameliyat sırasında aldığı narkozun etkisiyle bir şeylerin düzgün gittiğini düşünürken bir de ne göreyim?

Mum …

Evet mum elektronik aletin üzerinde değil artık, çünkü o pembe mumun yerine elektronik aletten daha büyük bir başka mumu koymuştu üstüne…

Bu hafta çözümü buldum ama…

Not yazacağım Hatice ablaya “Elektronik eşyaların üstüne hiç bir şey koyma”

Share Button