Şahsen, bizzat ben kendim…

Hayatı ciddiye almamak gerek bazen. Şaka ile karışık yaşamak lazım. Eh sonunda içinden sağ çıkamayacağız, nasıl olsa,

neden bu kadar ciddiye alalım ki?

Başına gelen kötü olayları gülerek anlatan biri olamadım pek, zaman zaman kendimle dalga da geçsem, hayatla geçemedim. Hayata karşı duyduğum ciddiyeti, kendime duymadım. Kendimle kanka oldum ama…

Çok dertleştik biz.

Nadir fikir ayrılıklarımız oldu, ama öyle aman aman günlerce küs kalmadım kendime…

Sevdim kendimi ben ama sinir de oldum.

Çok şeyler yaşadım ben kendimle….

Bazen, hiç yapmam dediğim şeyi yaptım kendime… Ama hep barış içindeydik, parçalanmadık biz…

Çok ayırmaya çalıştılar aslında beni kendimden.

Ama sanırım sağlam temellerle atılmış dostluğumuz,

başaramadılar.

Değerlerimize hep sıkı sıkıya bağlı kaldık ikimiz de….

Ama esnek de davrandık hayata karşı, çok da katı değilizdir. Öyle dört köşe duvarlar çizmedik kendimize, pencerelerimiz vardı hep ara sıra havalandırıp, içeriye taze hava doldurduğumuz…

Yalan söylemeyeyim bazen çok sıkı sıkı kapattık ama…

O zaman, kendimi bile almak istemedim içeriye, zorla girdi… İyi de etti, kendimi buldum.

Şimdi evimize tadilat yapıyoruz kendimle, yeni pencereler açıyoruz.

Deniz kokusu ile birlikte çam kokusu da gelsin istiyoruz içeriye, derin derin nefes alıyoruz ikimiz de…

Uzun zamandır daha bir barışık olduk birbirimizle. Hayatı ciddiye almakla, almamak arasında sınırda bir yerde evimiz.

Duruma göre, istediğimiz tarafa geçiyoruz, pasaport isteyen yok.

Eğleniyoruz bakalım şimdilik…

Gelecek ne gösterecek bize bilmiyoruz…

Share Button