Bilgiye Erişim Yasağı ve Bizler…

fundainkaya

Ben X kuşağıyım. Yani ilkokulda, “elektrikler kesildi, çalışamadım hocam” diyenlerden…Yurt dışından gelen tanıdıklara Meydan Larousse ısmarlayan, Britannica’nın İngiltere’de çıkan eklerinin peşinde koşan babasına dersleri ile ilgili soru sorduğunda “önce ansiklopedilerinden araştır, bulamazsan bana gel” diyen bir babanın kızıyım. Okulda, hocalarımızın söylediğinin “doğru” kabul edildiği zira hiç bir yerden kontrol etme imkanımızın bulunmadığı dönemlerde okudum.

Bilgisayar laboratuvarını ancak, yıllar sonra bir pilav gününde okulumu ziyarete gittiğimde, bilgisayar laboratuvarına çevrildiği iddia edilen, bir odanın kapısında yazan “öğrenci giremez” yazısına kadar gidebildiğim için hiç görmedim.

Cep telefonları çıktığında ben çalışıyordum. Yani ilk işimi, her şirketin kapısına tek tek giderek, başvuru formlarını doldurarak bulmuştum. İlk bilgisayarım olduğunda kendi işimin başındaydım. Ticaret odasının kütüphanesine giderek, yurt dışı firmaların bilgilerini kalem ve defterle yazar, ofise dönüp her birine, ithalat yapılacak ürün bilgi ve detayını sorar numune isterdim fax ile…Her gün onlarca fatura yazardım el ile…

İlk bilgisayarım önüme geldiğinde ekranın bir köşesinde, çekmeceler vardı. Çok heyecanlanmıştım. Müthiş bir değişiklikti müşterilerimin bilgilerini girmek, istediğim zaman bakmak. Internet sonradan çıktı.

Müthiş bir buluştu. Inanılmaz bir şeydi. Ama Türkçe kaynak bulmak pek mümkün olmuyordu. Yeni yeni alıştı Türkiye, “gavur icadına”…

Dünya küçüldü, hayat hızlandı. Uzmanları çıktı, yeni yeni yetkinlikler oluştu, unvanlar edinildi, internetten ekmek yiyenler büyük bir sektör yarattı. Sayesinde ticaret, para akışı, ithalat, ihracat, eğitim, sağlık, haberleşme, araştırmalar, buluşlar her şey hızlandı. Dünya’da çıkan yeni uygulamalar, yeni yöntemler, yeni sistemlere, istatistiklere hemen ulaşabilir olduk. Şirketlerimizdeki yönetim anlayışının hızla değişmesi, yeni yöntem ve uygulamaların kendi usullerimize göre uyarlanması için Dünya ile her saniye iletişimde olduk. Olamayanlara danışmanlık yaptık, eğitim verdik.

Artık telefonlarımızdan, izinler talep ediyoruz, eleman talep ediyoruz, özgeçmişler inceliyor, randevular veriyoruz, dünyanın bir ucundaki kongrelerden haberimiz oluyor, konuşmaları dinliyor, kendimizi geliştiriyoruz. Artık şirketlerimizde çalışanların daha verimli olması için harcadığımız çabaları birbirimizle paylaşıyoruz. Sanal ortamda, teklifler, sözleşmeler, havaleler, dokümanlar uçuşuyor. Yol kat etmeden, toplantılar yapıyoruz. Ithalat ihracat için günün her saatinde elimizin altında kaynak var. Artık para yatırmak için banka kuyruklarında beklemiyoruz. Artık günün her saati her yerden çalışabiliyor, üretebiliyoruz.

Şimdi bunun elimizden alınacağı söyleniyor. Bu yasaya; teknolojiye doğan kuşak daha çok tepki veriyormuş gibi görünse de asıl bizler, o eski sistem iş yapmanın zorluklarını çok iyi bilen bizler için bunun anlamı çok daha büyük. Zira artık o eski sistem de kalmadı. Her şey sanal ortama yüklendi.

Sadece “porno” sitelerinin kapatılması yeterli olacak iken; birileri istediği zaman istediği saatte tüm bu özgürlüğümüzü kısıtlayabilecek.

Birinin, yapma “ihtimali olabileceği bir eylem” nedeni ile, daha baştan tüm bir ülkeyi cezalandırmak, insan hak ve özgürlüklerine aykırıdır. Bu düsturdan yola çıkarak, biz insan kaynakları uzmanları her zaman söylediğimizin arkasında duruyoruz ve “ihtimal” üzerine bütün bir ülkenin özgürlüğünün kısıtlanmasının, bilgiye erişim yasağının, hükümet tarafından mobbing amacıyla kullanılmasından başka bir şey olmadığını düşünüyoruz.

Share Button