Farklı alanlarda başarı hikayesi yazabilir miyiz?

Çocukları satranç oynayan aileler, bununla gurur duyar. Elbette gurur vericidir ve bunu her yerde dile getirmeleri, çocuklarının “zeki” olduğunu somut olarak kanıtlamaları, doğal ebeveyn davranışıdır. Yargılamam, takdir ederim.

Satranç oyuncuları satranç problemlerini çözmede iyidir. Ama olay orada biter. Ebeveynlerin ise, en büyük hataları, satrançta başarılı olan çocuklarının, hayatlarının tüm alanlarında başarılı olacakları konusunda önyargılı davranmalarıdır. Bir alanda kendimizi iyi gördüğümüz yeteneklerimizi başka alana kolayca aktarabileceğimizi düşünürüz fakat gerçek o kadar da basit değildir.

Bunun en belirgin örneği Einstein’ın eşine koyduğu “köle” kurallarıdır. Bilime yaptığı kusursuz hizmetleri, eşine sunamamış olan Einstein, bu yeteneğini, özel hayatına aktarmakta başarısız olmuş ve eşlerini aldatmış ve özel hayatında başarıyı yakalayamamıştır.

Harry Markowitz, “Portföy İdaresi” konusunda Nobel ödülü almış olmasına rağmen, kendi portföyünü yönetemeyerek, akademik alandaki başarısını özel alana aktaramamıştır.

Dünya’dan bu tür örnekleri çoğaltmak mümkün…Ama çevremize baktığımızda, ilaç satışında çok iyi olan bir Satış Müdürü’nün, yazılım satışlarında çuvallaması muhtemeldir. Satış Müdürü, ürün üretimi ile doğrudan bağlantılı olmayan hizmetlere bu yeteneğini aktaramayabilmektedir.

Veya binlerce çalışanı olan bir Holding’i yöneten CEO’nun, kendi işini kurmanın cazibesine kapılıp, şirketini kurduğunun ve 20 kişi ile baş edemediğinin örneklerini de duyarız. CEO, kurulu düzende yönetim becerilerini çok iyi kullanırken, iş bir düzen yaratmaya geldiğinde ne kadar beceriksizce davrandığı iş dünyasında şaşkınlık yaratır. Ama CEO bir alandaki yeteneğini diğer alana aktaramamaktadır. Kendisi de dahil olmak üzere, onca büyük ciroyu ve personeli yöneten CEO’nun küçük bir işletmeyi yöneteceğine dair genel kanı hepimizi yanıltır. Bir alanda başarılı olan kişinin hayatının her alanında başarılı olduğu varsayımı ile düşünürüz.

Bir çok şirkette karizmatik, zeki olarak gördüğümüz yöneticiler, aslında aile hayatlarında başarısızdırlar.

Bazen de yaratıcı bir ürünün beynini CEO’luğa getirerek, şirketin batışı için ilk adımı atan şirket sahiplerini duyarız. Alanında usta olan kişilerin bu ustalığı, bilgisi ve zekasını diğer alanlara da taşıyacağı ön yargısı oldukça hazin sonuçlar elde edilmesine neden olur.

En basitinden hepimizin, iş hayatında ne kadar yanlış kararlar aldıklarını görünce şaşkınlığımızı gizleyemediğimiz okul birincisi arkadaşlarımız olmuştur. Ben ise hep, üniversite sınavlarında ilk üçe giren, her sene çarşaf çarşaf gazetelerde ne kadar zor şartlarda ne kadar başarılı olduklarının hikayesini okuduğumuz o parlak çocukların nerede olduklarını merak ederim.

Share Button