Rodos

Marmaris’ten 1 saatte geçerek yurt dışına çıkabileceğiniz gerçeği ile saat sabah 10:00 da Rodos’ta olup, günü henüz öldürmemiş olmak Rodos’un tatil için iyi bir yer olduğunu baştan gösteriyor.

Kaleler, burçlar, eski çakıl taşlarından yapılmış yollar, dar sokaklar, ilginizi çekerse, her tarihi şehirde olduğu gibi Rodos’ta da Eski Şehir (Old Town) kısmını ziyaret etmelisiniz.  Özellikle dar sokaklarda kaybolmaktan korkmayın, neredeyse her yol Hipokrat meydanına çıkıyor. Aman oralarda bir şeyler yemeyin. Kalitesi düşük ve turistik. Arka sokaklarda dolanın. Oralarda hem daha sakin hem de daha uygun keyif alanları bulabilirsiniz.

DSC_0847-960x641

Tavsiyem teknoloji severler için offline maps uygulamasını indirmeleri. 5 haritaya kadar ücretsiz. Rodos haritasını evinizde indirin. Gideceğiniz yerleri pinleyin. Sonra herhangi bir internet bağlantısına ihtiyacınız kalmadan, nerede olduğunuzu hangi yol üzerinde yürüdüğünüzü görürsünüz. İlla ki kaybolmaktan korkarım diyorsanız iyi bir seçim.

Ya da kaybolmayı severim derseniz, kaybolup sonra da otele nasıl gideceğim dediğiniz anda kullanın.

Araba kiralayın. Oturup otel odası ve civarında pineklemeyin. Gidin gezin, görün.

Tabii bu demek değildir ki saçma sapan para harcayın. Gemiden iner inmez araba kiralamayın ara sokaklarda çok uygun fiyatlara araba kiralıyorlar.

Biz günlüğü 25 € ya Nissan Micra kiraladık, içinde radyosu, kliması her şeyi var. Rahat rahat ta gezdik. Zaten çok büyük arabalar bulamazsınız. Adanın sokakları genelde küçük. İsmi üstünde ada…Bu nedenle daha Türkiye’den giderken büyük araba kiralayacağım diye uğraşmayın. Genelde büyük araba olarak Mercedes taksileri görürsünüz. Onlar da atla deve bir para değil. Taksi duraklarında tarifeleri asılı zaten. Kazıklanmıyorsunuz. Ayrıca bisiklet, motorsiklet, ATV gibi başka bir sürü araç ta kiralamanız mümkün. Bir gün kiralayıp bırakıp, ertesi gün gene aynı fiyata kiralayabilirsiniz. Baştan kaç gün kiralayacağım diye kara kara düşünmeye değmez.

Yunan adalarına gidip, kalkıp döner falan yemeyeceksiniz değil mi? O zaman bu kadar masrafa gerek yok. Marmaris dönerci kaynıyor.

Gidin güzel güzel, deniz ürünleri yiyin. Denemekten kaçınmayın. Hayat kısa…

Ama şu deniz ürünleri yanında eğer gazlı içecekler içmeyi düşünüyorsanız, yazık edersiniz o yemeklere…Ziyan olur o güzelim deniz ürünleri, mezeler…

En iyisi et falan yiyin, döner yiyin daha iyi.

Bir ouzo, şarap, bira veya genelde yemek sonrasında ikram edilen mastika likörünü içmeden dönmeyin.

Menülere bakıp bakıp “aaa bunu da bizden çalmışlar, oooo bu da bizim yemeğimiz, şuna bak ya greek salad dediği domates, salatalık” diye diye yemek yiyerek kendinize işkence çektirmeyin. Milliyetçilik duygularınızı kabartıp adamların memleketinde adamlara atar yapmayın. Kim neyi önce keşfetmiş boşverin. Keyfini çıkarın. İsimler benzer, içindeki malzemeler benzerdir ama bir çoğunun yapılış biçimi farklıdır. Deneyin.

Ha bu arada önemli bir not, öyle rahat rahat türkçe konuşmayın. Türkiye’den turist olarak giden türkler için değil. Yunanlıların da çoğunun dedesi, ninesi mübadelede Türkiye’den göç etmişler veya bir şekilde karşılıklı birbirlerini ziyaret etmişler ve etmeye de devam ediyorlar.  Selanik’miş, Atina’ymış, adalarmış fark etmiyor. Türkçe konuşurken dikkat. Ha tabii artık bizdeki ruslardan da türkçeyi oldukça iyi öğrenenler var, ruslar da türk gibi olmuş, seninle türkçe konuşuyor. Kimin ne dil bildiği hiç belli değil yani.

Gelelim Yunanistan’ın en güzel olayına. Denizi. Aaa evet aynı deniz bizde de var. Fakat bir farkla. Pardon bir çok farkla.

Adamların baş kentinin içinden bile denize giriliyor. Adalarda deniz halka açık. Girdiğinde eğer, şemsiye ve iki tane de şezlong kiralarsanız 8 € tam gün.

Ha ben kiralamam diyorsanız, zaten size kimse “ne işin var kardeşim burda, burdan giremezsin” demiyor. Gayet rahat denize girin çıkın. Her koyu deneyin.

Deniz pırıl pırıl…

Benim takıntım olan plastik sandalye ve şezlong yok. Büfeler, plajları ve koyları işgal etmemiş. Her plajda 1 veya 2 yemek yenecek yer var. Bazılarında hiç bir şey yok. İster sandviçini al git, kumun üstüne havlunu at. İster git şezlongunu, şemsiyeni kirala, oradaki büfelerden de atıştır. Keyfiniz nasıl istiyorsa öyle yapın.

Ünlü Elli Beach’de bir çok işletme var. Özellikle birisinin şezlonglarına bayıldık. Tam “acaba diğerlerinden pahalı mı” diye düşünürken, kendimizi şezlongların üstünde buluverdik. Sanırım Yunan hükümeti her şezlong için standart fiyat uyguluyor. Fiyatı yine 8 € idi. Bu arada isterseniz tek bir şezlong da kiralayabiliyorsunuz. Mutlaka şemsiye altında tek bir şezlongla oturan vardır. Onların yanına 4 €’nuzu verip oturuyorsunuz.

IMG_3859

Civarda Seven Springs diye bir yer var. Gitmek için hiç kasmayın. Gidince hayal kırıklığı yaşıyorsunuz. 7 tane ufacık su akıntısının olduğu yere restaurant kurmuşlar. Pek bir anlam ifade eden bir yer değil.

Rodini Park, enteresan bir yer. Rodos’un içinde bildiğiniz gölet, dere var. Kaplumbağa ve iri iri benim süs balığı diye bildiğim balıklardan var. Ortalıkta tavus kuşları dolanıyor. Çok fazla büyük bir yer değil. Ama kuş cıvıltıları arasında biraz doğa ile iç içe olmak istiyorsanız bence gidip görmelisiniz.

Kelebekler Vadisi ise benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Sadece tek bir tür kelebek görebiliyorsunuz. O da oldukça zahmetli bir şekilde…

TripAdvisor’da da 1 numaralı Tamam ise, Rodos’un kesinlikle gidilmesi gereken yerlerinden. Tamam, tam bir aile işletmesi. 5 tane kızları var. Anne mutfakta tek bir yardımcı ile, kızlar ve baba etrafınızda pervane…Yemekler muhteşem. Menüden şunu bunu yemelisiniz diyemem. Rodos’ta iken iki kere gittik, ikisinde de muhteşemdi. Yalnız bir sıkıntısı var. Bizler pek sıra beklemeyi sevmeyiz. Rezervasyon kabul etmiyor, herkese eşit şans veriyorlar. Benim size tavsiyem saat 19:00’a kadar gidin, bir güzel karnınızı doyurun sonra, Rodos’un gece hayatına dalarsınız. Aksi halde kapıda kuyruk beklemek zorundasınız. O da 1 saati buluyor. Kapıda bekleyenlere her ne kadar likör, şarap vs ikram ediyorlarsa da, herkes beklemeyi sevmez. Ama beklemeye değer bir yer.

IMG_3848-960x720

Eğer, yeter artık öğlen, akşam deniz ürünü bıktım derseniz deniz kenarında Yacht Club var. Bir öğlen saati çok yürümüş ve yorulmuş bir şekilde kendimizi Yacht Club’a attık. Bir Club Sandwich söyledik. Akşama acıkamadık. İki kişiyseniz tek bir sandviç atıştırmalık olarak yeter. Benden söylemesi…

Rodos iyi güzel de, eğer özellikle kızlı erkekli Avrupalı gençlerin ortalarda sarmaş dolaş dolaşmaları, içki içmeleri, eğlenmeleri hoşunuza gitmiyorsa, hiç gitmeyin. Bu tiplerin türk oldukları her halinden belli oluyor. Suratlarda “yargılama” ile dolaşacaklarına, otursunlar evlerinde. Milleti de rahatsız etmesinler. Özellikle Cuma Cumartesi geceleri, Colorado Night Club civarı, iğne atsanız yere düşmez bir şekilde genç kaynıyor. Çünkü o civar barlar sokağı diye nitelendirilen yer. Ve sabaha kadar eğlence var. Hoteliniz eğer, yeni Rodos şehir içinde ise, bir miktar gürültü olacaktır. “Asla gürültüde uyuyamam” derseniz, Old Town tarafındaki otellere bakabilirsiniz. Özellikle etrafında bar, cafe, restaurant olmamalı ki, bu Rodos’ta oldukça zor bulunabilecek bir durum…

Rodos’un civarında bir tek görülecek yer olarak tavsiye edeceğim Lindos var.

DSC_1215-960x641

Gidip görün. Daracık, beyaz evlerin arasında daracık sokaklar. Dolaşması, fotoğraf çekmesi çok zevkli bir yer. Arabaları, şehrin girişinde park edip, içeriye yaya giriyorsunuz. Özellikle kadınlar için, her yer hediyelik eşya dolu. Ama söylemeden edemeyeceğim tek bir ufak bir şey almadan döndüm. Zira, özellikle tekstil konusunda Türkiye’den alış veriş etmeniz daha mantıklı olur. Zaten yunanlılar da Marmaris’ten alış veriş edip, orada satıyorlar büyük bir kısmını…Rodos merkez veya Lindos nerede olursanız olun, bizim kapalıçarşıda hissediyorsunuz kendinizi. Ürünler, aynı. Zaten bizim ürünlerimiz. Öyle ki, tabak işlemelerine bakıyorsunuz hepsinde lale figürü var  🙂  Anlamayan turistlere satıyorlar.

Koyları çok güzel, araba kiraladığınızda hepsine gidebilirsiniz. Ama benim tavsiyem Anthony Quinn koyu. Yanlış anlaşılmasın orada Anthony Quinn’in evi falan yok. The Guns of Navarone filmini çekerken geldiği bu koyu çok beğenmiş. Sonra Yunanlı’lardan satın almak istemiş. Yunanlı’lar da bir şartla vermişler. Bu koyu ve Rodos’u tanıtacak ve buranın turist gelirini artırmak için çaba harcayacak. Anthony Quinn burayı almış, bir güzel duvarla çevirmiş ve 2010 yılına kadar da Yunan halkı dahil olmak üzere kimse bu koya girememiş. Sorun 2010 yılında aşılmış da, artık halka açık plaj halini almış  Eğer şnorkeliniz varsa mutlaka, yanınıza alın, gidin. Muhteşem bir denizi var.

DSC_1198-960x641

Share Button