Zirve’deki Umut…

Bu hafta İndense Danışmanlık, güzel bir zirveye imza attı. Performans Yönetimi Zirvesi…

Zirve’de yer alan konuşmacılar ve konuları şimdiki ve gelecekteki performans yönetim sistemlerine ışık tutuyordu. İlgi ve beğeni ile izledim. İndense Danışmanlık’a bu zirve için çok teşekkür ederim.

Fakat benim bu Zirve’de daha çok ilgilendiğim kısım, katılımcılardı.

Genelde, bu tür zirvelerde, insan kaynakları uzmanları, yöneticiler ve bu konuda uzmanlaşmış danışmanlar, eğitmenler vs yer alır. Yani deneyim sahibi kişilerdir.

Fakat bu zirvede, Boğaziçi Üniversitesi’nin İşletme ve Ekonomi Kulübü’nün, hem de 1.nci sınıf öğrencilerini görünce umudum arttı.

Ben insan kaynaklarını, İşletme’de okuduğum yıllarda sadece bir dönem incecik bir kitapta “Personel Yönetimi” adı ile okumuştum, sonradan insan kaynakları olarak apayrı bir bilim dalı olana kadar, önemini de pek anlayamamıştım. Çünkü o zamanlar, üretim ve özellikle de finansal tablolar işletmenin en önemli ayağı olarak görülüyordu. Tüm işletme yönetimi; teoriler ve üretimin verimliliği üzerine kuruluydu, bir sene boyunca işletmenizi nasıl yönettiğinizi anlamanın yolu da, sene sonunda finansal tablolara bakmaktan geçiyordu. Az biraz da, ürettiğinizi satmanın bu nedenle pazarlama ve satışın önemli olduğu vurgulanıyordu. İşte tüm işletme bilimi, bu kadar ile sınırlıydı.

Onun dışında müşteri memnuniyeti, bu memnuniyeti oluşturacak olan çalışanların memnuniyeti, hakları vs pek önem arz etmiyordu. İşletmenin insana dair ayakları eksik, hatta hiç yoktu.

Bu nedenle de, bizler de, zaten internet gibi bir kavram olmadığından, seminerler, kongreler büyük adamların işleri olarak görüldüğü o yıllarda, evden okula, okuldan eve gidiyorduk. Kulüpler falan pek yoktu. Hele kariyer günlerinin esamesi bile okunmuyordu.

İşte bu şartlarda okumuş biri olarak, gençlerin şimdi kulüpler kurmaları, üyeler toplamaları ve henüz lisans eğitimlerinin çok başında bu etkinlikleri fiilen yürütmelerini gerçekten takdir ediyorum.

Şu anda işletme birinci sınıf öğrencileri –en azından benim tanıdıklarım- insan kaynaklarına ilgi duyuyor ve seminerlere, kongrelere katılıyor, zirveleri takip ediyorlar. Çok daha hızlı bir şekilde iş hayatına adapte oluyor ve kendilerini ispatlıyorlar.

Bizlerin yıllarca, baby boomer yöneticilerimizden öğrenmeye çalıştıklarımız için harcadığımız yılları onlar harcamayacak. Onlar zaten bilerek gelecekler. Tek eksikleri deneyim olacak ama onu da çok kısa sürede aşacaklar.

Kısacası, yeni nesil, şu anda yönetici olan kuşakları fazlası ile zorlayacak. Hatta o ünlü Y kuşağını bile…

Share Button