Bir kadın neden çalışmalı?

Hikaye hep aynı aslında…

Çok iyi giden evlilikler, gayet güzel gelir düzeyi, başkasına aşık olan kocalar belki ondan daha da kötüsü kocası ölen kadınlar…

Bana göre bunlardan daha da kötüsü, aynı gelir düzeyini tek başına tutturamayacağını düşündüğü için o adamla yıllarca aynı yastığa baş koymak zorunda olanlar…

Ya da, kocası iflas edip, tüm o kıyafetleri, yemeleri, içmeleri, gezmeleri, tozmaları, altınları, pırlantaları o güzelim alışkanlıkları bir anda geride bırakmak zorunda olanlar…

İhtimaller çok.

Evlenmek için okulu yarım bırakan, kocasına dayanıp çalışmaktan vaz geçen genç kızları gördükçe üzülüyorum.

İyi bir gelire sahip adamla evlenip, “ben sana bakamıyor muyum” diyerek görünürde iyiliğini düşünüp, alttan çalışmasını istemeyerek, evdeki gücünü arttıran kocalarına uyup işi bırakan kadınlara üzülüyorum.

Bir süre sonra evde nasıl dolma yaptığını anlatan kadına “sen anlamazsın” diyerek işi gücü anlatmayı bırakan koca ile ömür geçirmek zorunda olanlara üzülüyorum.

Çocukları olduktan sonra, “çocuğumu iyi yetiştirmek için işi bırakıyorum” derken, bir gün gelip sadece temel ihtiyaçlarını karşılamak için olmadık işlerde çalışmak zorunda kalanları gördükçe üzülüyorum.

Elbette kadın eşine güvenmeli, güvensizlik içerisinde hiç kimse yaşayamaz. Ama ihtimalleri de hiç bir zaman göz ardı etmemeli. Yarın bugünden farklı olabilir. Her şeye hazır olabilmek gerek.

Gerektiğinde hayır diyebilmek varken, çaresizliğin ne demek olduğunu keşfetmeye ne gerek var?

Aileye, kardeşe, ağabeye, ablaya her kime dert anlatmaya ne gerek var?

O en zor dönemlerde, parasal olarak destek olabilecek eş dostun, üzerinde hakimiyet kurmaya çalışarak güç göstermelerine ne gerek var?

Her kadın çalışmalı. Kendi ayaklarının üzerinde durabilmek, “hayır” deme gücünü elinde tutabilmek için çalışmalı.

Önce kendine güvenmenin verdiği gururu hissedebilmek için çalışmalı.

Share Button