Ormana Yeni Biri Gelir…

Bir gün, Aslan Karınca’ya der ki , “bu kadar odun kesiyoruz, buğday biriktiriyoruz, bal yapıyoruz fakat bunları satmakta zorlanıyoruz. Bize en iyisi, bu ürünlerimize ihtiyaç duyan diğer ormanlarda satabilecek birini bulalım.”

Karınca hemen işe koyulur. Diğer ormanlara ürünleri satacak birini aradığını yaydığı gibi bir çok hayvan gelmeye başlar.

Fakat buradaki seçim sadece Karıncaya ait değildir. Aslan da bu işe girmek isteyen hayvanları görmek ister.

Günler gelir geçer, en sonunda bir Sansar gelir.  Aslan, Karınca ve Sansar oturur birlikte konuşurlar.

Sansar’ın fazlasıyla “efendim” demesi, Karınca’yı rahatsız ettiği gibi, onda tarif edemediği başka bir şeyler olduğunu sezinler. Pek bu ormana uygun bulmaz. Sansar’ın sadece yemek için değil, öldürmek için de öldürdüğünü ve bunu da doğası gereği yaptığını bilir. “Bu ormanın düzeni ve huzuru için pek de uygun biri değil”, der. Ama Aslan, kaynaklarının kısıtlı olduğunu bu kısıtlı kaynaklarla çok beğenmese de diğer görüştüğü hayvanlara nispeten en iyi verimi Sansar’dan alabileceğini düşündüğünü en azından bir iki ay denemeye değer gördüğünü, söyler. Karınca, her konuda Aslan’a itiraz etmekten yorulduğundan daha fazla üstüne gitmez. Zaten biliyordur ki, Sansar, ancak 1,5 sene kadar bu ormanda yaşayabilecektir, en azından böyle bir hisse kapılmıştır.

Böylece Sansar işe başlar. İlk işe başladığı gün, Aslan’a, “ormanda yaşayan hayvanlara fazla haklar verdiğini bunların bazılarını yarıya indirmesi gerektiğini bazılarını ise kaldırması gerektiğini” söyler.

Aslan, hayvan haklarına çok önem verdiğinden bunu asla kabul edemeyeceğini, sadece bu ormandaki ürünleri satmasını istediğini diğer işleri diğer hayvanların zaten yerine getirdiğini onların işlerine karışmaması gerektiğini, söyler. Bundan Sansar pek hoşlanmaz ama Aslan’a itiraz etme cesaretini de kendinde bulamaz.

Sansar, başka ormanlara ürünleri satabilmek için bir takım aletlere ihtiyacı olduğunu belirtir. Bunun üzerine Aslan, Karınca’nın bunları sağlayacağını iletir.

Karınca Aslan’ın diğer ormanlara ulaşımı için bir At verir.

Gel zaman git zaman Sansar’ın istekleri artar. Daha fazla At ister, daha fazla yemek ister, daha fazla ücret derken, Karınca ile çatışmaya başlar. Karınca, ona bazı imkanlar sunabileceğini ama orman kanunları dışında isteklerini yerine getiremeyeceğini söyler. Bunun diğer hayvanları huzursuz edeceğini, şu anda elinde olanlarla yetinmesi gerektiğini iletir. Fakat Sansar, Karınca’ya çok kızar. “Ben Sansar’ım, benim elimden şimdiye kadar hiç bir hayvan kurtulamamıştır, bu dediklerini unutma, keser döner sap döner gün gelir hesap döner” der.

Bunun üzerinde karınca zaten Sansar ilk ormana geldiğinde kendisinden haz etmediğinden, Sansar’a verdiği At ile konuşur ve gittiği geldiği yerleri Karınca’ya söylemesini ister.

Üzerinden uzun zaman geçmiştir fakat Sansar ancak isteklerini iletmek için Karınca’ya uğramakta fakat bir türlü diğer ormanlara satış yapamamaktadır. Bunun üzerinde Karınca, At’ı çağırır ve Sansar’ı nerelere götürdüğünü sorar. At, “vallahi Sayın Karınca, kızacaksınız diye söylemedim ama bu biniyor üstüme deniz kenarı, orman içi, falan hep geziyor. Hiç başka ormana gidip satış falan yaptığı yok” der.

Tam bunu Aslan’a iletip iletmemekte kararsızken, Aslan Karınca’yı yanına çağırır der ki, “komşu ormanda ürünleri sergilenen bir karnaval yapılmış. Oraya ürünleri götür Sansar ile iki gün ne sattıysanız satın sonra dönün” der.

Bunun üzerine Karınca, Sansar ile birlikte ürünleri toplar Atın üstüne atarlar, Sansar ile birlikte yardımcısı Tarla Faresi yola çıkar. Karınca da bir başka At’a biner ve birlikte komşu ormana giderler. Komşu ormana girerken karınca uzun zamandır görmediği bir dostunu görür ve dostu onu mutlaka akşam evine yemeğe beklediğini söyler. Karınca, dostuna geleceğini söyler ve ayrılırlar. Karnaval alanına giderler ve tezgahlarını kurar, beklemeye başlarlar. Fakat komşu ormanın da çok iyi olmayan ekonomik durumları nedeni ile karnaval çok sönük geçer. Akşam Karınca, Sansar ve Tarla Faresine, kendisinin dostunun evine gideceğini akşam orada kalacağını, sabah erken saatte yine tezgahın başında olacağını söyler.

Ertesi sabah tezgahın başına geldiğinde, ortalıkta kimseler yoktur. Bir kaç kere Sansar’ı bir kaç kere de Tarla Faresini arar ve hiç biri telefonunu açmaz. Bunun üzerine At’ı arar. At açar telefonu ve der ki, “Sayın Karınca biz kendi ormanımıza döndük”.

Karınca şaşırır kalır. “Nasıl olur, bugün burada karnavalın ikinci günüydü. Bütün ürünleri ne zaman topladınız da, döndünüz” der.

At, “vallahi bilemiyorum. Sansar gece topladı ürünleri koydu üstüme, koyulduk yola” diye cevap verir.

Karınca çok sinirlenir. Atına biner ve son hız kendi ormanına doğru yola çıkar. Yolda, Tarla Faresi, Karınca’yı arar ve “Sayın Karınca biz komşu ormandan dönüyoruz” der. Karınca, “bir terbiyesizlik yaptınız bana haber vermediniz şimdi de yalan mı söylüyorsunuz, ben sizin akşam eve döndüğünüzü biliyorum” der.

Kendi ormanına geldiğinde, önce At ile konuşur.  Detayları öğrenmek ister. Sansar’ın, Karınca’nın bir dostunun evinde kalmasına çok kızdığını ve karnavalın da sönük geçtiği için orada kalmaya gerek duymadığını söylediğini iletir. Ayrıca Karınca’nın her arayışında da hiç bir hayvanın ağzına yakışmayacak küfürler ettiğini ve telefonu açmadığını, iletir. Bunun üzerine Karınca, olanları tüm çıplaklığı ile Aslan’a anlatır. Aslan kendinden beklenen sakin tavrıyla, “iletişimsizlik olmuş” der. Ve Karınca’nın öfkesinin yersiz olduğunu söyler. Bunun üzerine Karınca, Aslan’dan haklı olmasına rağmen destek bulamadığını görünce çok üzülür.

Sansar ve Tarla Faresi’ne sırtını hiç bir zaman dönmemesi gerektiğini bilir. Ve bundan sonraki adımlarını atarken daha da dikkatli olması gerektiğini öğrenir.

Share Button